GüncelDemo Talebi

Tarihten Bugüne Ekmeğin Öyküsü

İnsanoğlunun ürettiği en eski besinlerden biri olan ekmek çok uzun ve köklü bir geçmişe dayanır. Binlerce yıldır dünyanın her yerinden birçok farklı dile ve ırka mensup kişi tarafından tüketilen ekmek, geçmişten bugüne dek pek çok değişime uğrasa da her daim sofraların baş tacı olmuştur. 

Ekmeğin buğday tarlalarında başladığı düşünülen öyküsü aslında zannedildiğinden de eskidir. Geçmişten günümüze dek farklı kültürlere ve damak zevklerine göre çeşitlendirilen ekmeğe 7’den 70’e herkesin saygı duyduğu ise tartışılmaz bir gerçektir.

Fırın ve pasta ustalarının buluşma noktası Pakmaya Profesyoneller Dünyası olarak bu içeriğimizde sizler için ekmeğin binlerce yıla uzanan serüvenine ışık tutmak istedik. İşte tarihten bugüne ekmeğin öyküsü...

Ekmeğin Öyküsü Nasıl Başladı? 

Pek çok insan ekmeğin öyküsünün buğday ile başladığını düşünse de ekmeğin aslında insanoğlunun ateşi keşfedişinden bu yana varlığını devam ettirdiğini söyleyebiliriz. 

İlk olarak su ve tahılları birbirine katarak kendilerine bugünün yulaf ezmesine benzeyen bir besin yapan insanlar, hazırladıkları bu karışımı ateş ile ısıtmış oldukları taşların üzerinde pişirmişlerdir. 

Katı hale getirdikleri karışımın ne denli lezzetli olduğunu da bu şekilde fark etmişlerdir. Günümüzün ekmeklerinden hem görüntü hem de lezzet olarak çok daha farklı olsa da üretilen bu yeni tat, çağı bir adım ileriye taşıyacak en önemli keşiflerden biridir.

Buğday Tanesinden Una 

Aradan yıllar geçmiş, yerleşik bir hayat süren Mısırlılar tarlalarda ürettikleri buğday tanelerini önce taşların arasında ezerek un ufak etmiş, sonra da içine su katıp hamur hale getirmiştir. Ardından hamuru yoğurup şekillendirerek ocak işlevi gören oyulmuş taşların üzerinde pişirmişlerdir. 

Mısırlılar aynı zamanda ekşimiş hamuru maya olarak kullanarak çok daha yumuşak ve lezzetli ekmekler üretmişlerdir. Bundan asırlar önce yapılan bu yiyecek günümüzde yapılan ekmek ile pek çok yönden benzerlikler taşır. Coğrafi konum itibariyle çok önemli bir yerde bulunan Mısır, ekmek kültürünü Batı Avrupa ülkeleriyle buluşturmuştur. 


Türk Tarihinde Ekmek  

Ekmek tıpkı mısır toplumunda olduğu gibi Türkler için de her daim saygının en önemli ifadesi sayılmıştır. Henüz göçebe hayat sürdürürken bugünkü yufka ve lavaşa benzeyen ince yapılı mayasız ekmekler yapan Türkler, bunu yanan saclarda pişirmiş ve dürüm haline getirerek tüketmişlerdir. 

Yerleşik düzene geçtikten sonra; Selçuklu mutfağında, bugün Ortadoğu ve Asya’da en çok tüketilen ekmek çeşitlerinden biri olan tandır ekmeği en sevilen lezzetlerden biri olmuştur. Bunun yanı sıra bazlama, çörek ve peksimet de Anadolu’da çok meşhur olan ekmek çeşitleri arasındadır. 

Selçuklu’dan sonra Osmanlı dönemine geçildiğinde ise Osmanlı aşçılarının denedikleri yeni tariflerle ekmeği çok daha çeşitli hale getirdiklerini söyleyebiliriz. Bugün bizlerin ana yemek olarak tükettiği şiş kebabı üzerine pide ekleyerek yeni bir formda tüketicilerle buluşturmuşlardır. 

İlk olarak Mezopotamya’da ekmek yapımında yaygın olarak faydalanılan ekşi maya, Osmanlı döneminde de ekmeğin temel malzemelerinden biri sayılmıştır. Osmanlı döneminin sonlarına doğru ise ekmek yapımında modern tekniklerin ve malzemelerin ortaya çıkması, tüketicilere sunulabilecek ekmek seçeneklerinin çok daha çeşitli hale gelmesine yardımcı olmuştur. 

Bugün, ekmeğin tarladan sofralara uzanan yolculuğu buğday taneleri ile başlar. Buğday taneleri değirmende işlenerek una dönüşür. Son olarak profesyonel ellerin tecrübesiyle ekmeğe dönüşür ve küresel sınırları ortadan kaldırarak her dilden, dinden, mezhepten ve ırktan insanla, en lezzetli sofralarda buluşur. 

Fırın ve pasta ustaları için faydalı olacağını düşündüğümüz diğer blog içeriklerimize ise buradan ulaşabilirsiniz. 

Keşfet

Ücretsiz Danışma Hattı+90 212 267 07 25

E-BÜLTENE KAYIT OLUN